23.09.2022, 10:54

Hoşamedi

Her şey birkaç damla gözyaşının tesiriyle, gönüllerde neşvünema bulmuş güzelliklerin, inandıkları, iman ettikleri Rablerinin izni ile yine bir istirahat anında rüya olarak gösterilmesi ile başladı…

Yıllar yıllar evveli yine aynı şekilde birbirinden çok farklı duygularla yaşayan toplulukların bir araya gelme niyeti, yeryüzünde Hakkı doğru ve de olması gerektiği gibi zikreden topluluğu ortadan kaldırmaktı.

Kitabı Kerim'de adı Ahzab(gruplar) olarak zikredildiği üzere beyin takımının Mekke civarında organize olarak yola çıkardığı ordunun adı idi Ahzab…

Karşılarında ilk defa gördükleri hendekler ile şaşırmış 23 gün süren bir mücadele sonucunda acınası bir halde gruplar halinde dağılarak gerisin geriye dönmüşlerdi…

Ellerine geçen tek talihlilik henüz iman etmeseler de Hz Peygamberi ve de yıldızları olan sahabelerini görmüş olmaktı…

Konumuzun vücut bulacağı güzellikler tam da buradan bir yıla yakın sonra, ama temelinde beş yıl evveli başlayacaktı…

Evet, hendek savaşından da yaklaşık beş yıl evvelinde olacaktı her şey. Hak Nebi, doğduğu, büyüdüğü, sevdiklerini ve de hepsinin ötesinde Hatice’sini(ra) defnettiği şehir, Mekke’den hicret etmek zorunda kaldığında…

Bir sabah vakti Hicret niyeti ile yola çıkmanın ardından uzaktan dönüp baktığında yutkunamadığı soluğu düğümlenmişti boğazına…

Çölün bitmeyen rüzgârlarına rağmen sadık arkadaşı Ebubekir(ra) de kolaylıkla görebilmişti gözyaşlarını…

Kum tanelerinin edep ile dinlediği solukları Ebubekir(ra) de dinlemişti…

“Ey Mekke! Biliyorsun ki seni çok seviyorum… Fakat senin insanların beni rahat bırakmıyorlar…”

Hıçkırıklara ve de gözyaşlarına çölün sert rüzgarları da dahil olmuştu. Sözlerin kalanını işitmekte zorlansa da anlamını çok iyi kavramıştı…

Hz Peygamber, halkının neredeyse çoğunun akrabası olduğu şehirden inancını ve de fikirlerini özgürce yaşama imkanı olmadığı için bir sabah karanlığında gitmek zorunda kalıyordu…

Her gidiş bir başlangıçtı elbette… İşte bu başlangıcın temelleri aynı sabah sevr yolundan geri dönüp Kabe’ye ve de Mekke’ye baktığında başlamıştı…

Gönüllerden edilmiş duaların hayat kaynağı çöl rüzgarlarına ıslık çaldıran göz yaşlarından başkası değildi…

Mekke’nin fethi, hicret için izin geldiğinde, ilk hicret adımı atıldığında, şehirden ilk çıkış şekli alındığında özellikle de geriye dönüp veda edildiğin de başlamıştı…

O(sav) hiçbir işinde heva ve de nefsine göre hareket etmemişti.( Necm-3) Bu durumu Rabbimiz kitabında bizlere gösteriyordu. Bir iş için başlıyor olmak bitirmenin en güçlü adımı olduğundan, Mekke’nin Fethi hicretin ilk adımı ile başlamıştı…

Sayısı bilinmeyen gezegen, yıldız, galaksi ve de gök cisimleri intizamlı hareketleri ile her an Yaratıcılarını ispatlayarak, varlıklarına “bir delil de biziz” sözlerini hal dili haykırarak dönmeye devam ettiler…

Hendek savaşından bir müddet zaman geçmişti ki, vefatına doğru hep yanlarına gidip hüzünlü sözler ile ağlayan Nebiler Serveri yine duygu yüklü bir ahvalde ashabının yanına varmıştı…

Kendisini edep merak ve de hikmet arayan gözlerle izleyen ashabı…

Ya da 13 milyardan fazladır var olduğu düşünülen evrenin en talihli zaman dilimini oluşturan peygamber yıldızları…

Yahut zamanlar arası geçiş yapılabilecek olsa gidilecek en kutlu zaman aralığı…

İhtimal vazifelerinden büyüğü Allah Resulü'ne dünyayı hazır etmek için var olmuş ve de ruhunun ufkuna yürümüş her bir peygamber…

Belki de tüm güzel olarak bilinenlerin benzemek isteyeceği, mübalağa olarak anlatılan her alevin yanında sönük kalacağı…

Anlatmaya kelimelerin çaresiz kaldığı bu demlerde, Efendiler Efendisi o kadar onlardan biri gibi davranıyordu ki, ilk kez görecek talihlilerin çoğu defa arkadaşları olan ashabı ile karıştırdığı Habib-i Zişan arkadaşlarının yanına geldi ve de bir cümle ile sevindirdi onları…

“Rüyam da Kabe'nin anahtarları bana verildi” dedi.

O sahabeler… Farklı bir çizgileri vardı. Onları anlamak değil anlamaya çalışmak dahi yorucu bir eylemdi. Zira Efendileri “Hazırlanın Mekke’den ayrılmanız gerekiyor” dediğinde de “Dün Uhut meydanında olanlar bugün Hamra-ül esed de bana katılsınlar.” sözlerinde de başka hiçbir düşünce içine girmeden yürümüşlerdi…

O nedenle idi ki, ahir zaman büyüklerinden Bediüzzaman kendisine nasip edilen bir sahabe secdesini “...tüm namazlarıma değişmem.” buyuruyordu…

Onlar bugün amel olarak bildiğimiz, yollarında olmaya gayret gösterdiğimiz mezhep imamlarına şekil ve suret aldıran büyüklerdi…

Öyle söz, söylem ve eylemleri vardı ki, anlamak birçok nefis için bir ömre bedeldi. Kimi ömürlerin, dünyada var olma vazifesi o sözün manasına erişmekti…

Meleklerin nasıl gerilerde bırakılabileceğini gösterenler, takva abideleri…

Tek bir söz ile mukabelede bulundular,

  • Ne buyurursunuz Ey Allah’ın Resulü…

  • Hazırlanın vuslat için… Kabe için…
Yorumlar (8)
Aysel K. Y 2 yıl önce
Rabbim o mübareklerin şefaatine nail eylesin inşAllah...
kosei 2 yıl önce
O gün "Ellerine geçen tek talihlilik henüz iman etmeseler de Hz Peygamber'i (sas) ve de yıldızları olan sahabelerini görmüş olmaktı"
Arzu A. 2 yıl önce
Manidar bir yazı olmuş..yüreğinize sağlık hocam..
Zafer K. 2 yıl önce
Allah'ın (cc) Habibini ve O'nun (sav)sevdiklerini bize anlatandan razı olsun. Allah'a emanet olun inşAllah.
Arif Üstün 2 yıl önce
Hocam evvela kaleminize sağlık
Haricen sanki yarıda kaldı gibi oldu
Teşekkür ediyorum
Belkıs 2 yıl önce
Kaleminize sağlık çok guzel ifadeler
Seyhan 2 yıl önce
Gönlümüzü ısıtan, yalnız olmadığımızı hissettiren yazınızı okumak buyuk keyifti hocam Allah razı olsun
Kadir D 2 yıl önce
Kaleminize sağlık Hocam. Allah razı olsun. Hepimizi O Kutlu İnsan ın şefaatine mazhar olanlardan eylesin inş
Günün Anketi Tümü
Bu sezon gol kralı kim olur?
Bu sezon gol kralı kim olur?
Namaz Vakti 28 Mart 2024
İmsak 05:07
Güneş 06:32
Öğle 12:59
İkindi 16:29
Akşam 19:15
Yatsı 20:35