01.09.2022, 13:39

Kabul Olunan Dua

Bu hafta bizleri bir araya getiren satırlara ilham olan konumuz, kendisi ile aynı ortamda bulunmaktan müşerref olduğum bir büyüğüm ile yaklaşık beş yıl evvel aramızda geçen değerli muhabbetten hatırımda kalanlardır…

Bizleri biz yapan, benliğimizi imar eden, hayatın sillelerinden birini birlikte omuzladığımız demlerin can yakıcı, yürek kavurucu sıcağında yapılan teselli bulma soluklarıdır…

Dua, üzerine ömürlerin tüketileceği kadar uzun, bedenlerin feda edileceği kadar derin bir mevzudur.

Kitabı hâkimde ve dahi yol göstermek için dünyaya soluk sunmuş tüm peygamberlerin öğretilerinde dua ile ilgili öneri ve anlatımlara rastlamak mümkündür.

Fakat ‘dua mevzu’ bildiğini düşünenlerin dahi çoğu kez yanıldığı, nasıl olması gerektiği, ne şekilde tepki verilmesi önerildiği eksik bilinen konuların başında gelir.

Evvela neden dua edilmeli?

Nasıl edilmeli?

Ne beklenmeli?

Aracı sunulmalı mı?

Ne şekilde olmalı?

Dua ile ilgili örnek bir hikaye.

İstenilen olmadığında sergilenmesi gereken tavır ne olmalı?

Bu ciddi soruların uzayıp gideceği cevaplar için ise ihtimal tek tek başka yazılarımızın konuları olacaklardır. Fakat şimdi bu cevapları zamana emanet ederek hatırama dönmek istiyorum…

Zamanın birinde Anadolu’nun sakin ve muhafazakâr bir köyünde, bağ bahçe işleri ile hayatlarını devam ettirirken istirahat vakitlerinde kendilerini köyün tek camisinde namaz vakitlerinde bulan, huzurlu, değerlerine bağlı bir köy halkı varmış. Ekinlerin yoğun olduğu zamanlarda bahçedeki işlerine ara vererek, bahçe işleri tatile çıktığında ise adı kıraathane olan lakin kıraatten ziyade muhabbetin var olduğu çayhanelerinden camilerine gider gelirlermiş…

Kader zincirinin halkaları imtihanlarla kenetli olduğundan bir gün keyiflerini kaçıran bir olay-yine yeni bir imtihanları karşılarında vuku bulmuş…

Zaten çok büyük olmayan köy meydanının merkezine komşu bir bölgesinde açılacak yeni bir dükkân için hazırlıkların olduğu görülmüş…

Ne olacağını, ne zaman açılacağını yorumlasalar da camların dışarıdan içeriyi göstermeyen, önlerinde perdeli olduğunu fark ettikleri gün bir de ikindi çıkışı dükkânın asılan tabelasını da gördüklerinde olanlar olmuş… 

“Kardeşler meyhanesi”…

Evvela uzunca bir homurdanma…

Ardından her zaman mesken ettikleri çayhanelerine geçip başlamışlar aralarında konuşmaya…

Bu burada olamaz!

Günahtır yahu!

Başımıza taş yağar!

Eylemlerini emekli etmiş söylemler söylemler…

Hiç birinden “bu dükkan buraya açılıyorsa demek ki müşterisi var” , “biz onlardan habersiziz bırakmaları için gayret göstermedik” , ”açılmasında bizim de vebalimiz var” cümleleri dökülmemiş elbette…

Zaman vazifesini yapmış ve de akmış gitmiş…

Kardeşler meyhanesinin işleri yolunda…

Caminin kapıları günde 4 yahut 5 defa hareketli, “Kardeşlerin” ki ise sürekli…

Cami cemaatinden belirli bir kitle başlamışlar tekrardan konuşmaya…

İmam efendiyi de aralarına alarak uzun istişareler sonucu karar almışlar…

Her namaz sonrası meyhaneye beddua edeceğiz…

Yine perşembeyi cumaya bağlayan yağmurlu bir sonbahar akşamı, yatsı namazı sonrası duasını meyhanenin yok olması üzerine yakarışları ile devam ettiren imam efendi sabah namazına gelirken ne görsün…

Şiddetini artıran yağmurun yıldırımlarından biri Kardeşler Meyhanesinin ahşap binasına düşüyor bina yanmaya başlıyor ve de söndürülme imkanı olmadan da yanıp kül oluyor…

Cemaat de imam efendi de mutlu…

Meyhane sahibini uzaktan görenler bıyık altı bir sırıtma ve de müstehzi bakışlara abone ediyorlar adeta zarar nehrinde dengesini bulamayan zavallıyı…

İstikrarlı ve de merhametsizce devam ediyor bu duruş ta ki bir gün evlerine mahkeme tebligatı geleceği zamana kadar…

Meyhane sahibi tüm cami cemaatine şikayette bulunmuş…

Ayın başında Salı günü mahkeme var…

Gün gelmiş çatmış, cemaat şaşkın, dükkan sahibi kızgın varmışlar mahkeme salonuna…

Evvela şikayette bulunan dükkanı yanan esnaf söz almış

  • Sayın hakim, ben vergisini ödeyen devletine milletine bağlı milli iradeye saygılı bir vatanseverim. Verdiğim vergiler ile maliyeden tebrik teşekkür mesajı almış bir esnafım. Fakat burada gördüğünüz bu şahıslar son açtığım dükkânıma karşı ilk günden itibaren tehdit içeren harekette bulunmuşlardır. Olumsuz söylemler ile adımı lekelemeye çalışmışlardır…

Bu esnada mevzuyu anlamaya çalışan cami cemaati ve de imam efendi de merakla konunun geleceği son durağı gözlüyorlardır…

  • Evet sayın hakimim… Bu gördüğünüz şahıslar tarihini şikâyetimde belirttiğim Perşembe gecesi topluca dua ederek dükkânıma yıldırım düşmesini sağlamış ve de dükkanım kül olmuştur. Gerekenin yapılmasını, dükkanıma ve canıma kast eden bu şahısların cezalandırılmasını, zararımın tazmin edilmesini talep ediyorum…

Uzunca bir sessizlik…

Mahkeme başkanı dahi bir süre mevzuyu anlamaya çalışıyor… Sonrasında yılların tecrübesinin verdiği bilinç ile dönüyor sanıklara…

  • Buyurun cemaat savunmalarınızı bekliyorum…

Evvela şaşkınlıkları süren cemaat kem küm ettikten sonra avukatlarının da önerisi ile savunma için zaman talep ediyorlar…

Bu süre boyunca aralarında konuşur dururlar… Nihayet mahkeme günü geldiğinde herkes adına söz alacak kişi duayı eden imam efendi olur…

  • Sayın hakim, bizler kendilerini bağ bahçe işlerine adamış vakit bulduğunda ibadetini yapan kimseye zararı olmayan Allah’ın kullarıyız… İnancımız gereği alkol haram olduğu için rahatsız olduk ve dua ettik. Biz bir sürü şey için dua ederiz, bizim duamızdan olduğu nereden belli… Olacağı varmış olmuş… Suçlamaları zinhar kabul etmiyoruz.

Sözleri ile savunmasını sonlandırmış…

                Sıra hakimin kararını vermesine gelmiş… Evvela heyeti ile odalarına gitmişler. Konuşmuşlar tartışmışlar ve tekrar karar için kürsüye geldiğinde mevzunun tamamına yakışır bir olay gerçekleşmiş. Mahkeme başkanı

  • Karar duruşmasını bir başka güne erteleyeceğim. Zira burada duanın gücüne inanan bir meyhane sahibi ile duanın tesirine inanmayan bir cami cemaati ve imamı var. Ben kararı netleştirmek için duruşmayı erteliyorum…

Sözleri ile duruşmayı ileri bir tarihe ertelemiş.

Sonrası mı?

Sonrası yok. Sonrasına gerek de yok…

Mühim olan kısım sonrası değil sürecin tamamı…

Yaptığımız dualara ne kadar inandığımız…

Dua edenlere ne kadar itibar ettiğimiz…

Her dua edenin gerçekten dua mı ettiğini sandığımız…

Dualardan beklediğimiz…

Ayet açık; “Duanız yok ise ne ehemmiyetiniz var” (Furkan-77)

Ehemmiyetimiz dualarımız nispetinde, tabi ellerimizi kaldırıp zihnimiz çok farklı mekanlarda yollara düşmüşken ezbere söylediklerimiz veya söylenenlere amin nidalarımız dua ise…

Rehberimizin(sav) bir sözü ile bitirecek olursak,

ALLAH'ım! Fayda vermeyen ilimden,

Huşu duymayan kalpten,

Kabul olunmayan duadan,

Doymayan nefisten sana sığınırım…

Amin

Amin

Amin …

CEVŞEN OKU....

Yorumlar (15)
Murat 2 yıl önce
Bu yazınız ile inanmak kelimesini sadece ağızdan çıkan hecelere bağlamamak gerektiğini bize hatırlattınız. Emeğiniz için teşekkürler
Sabire Kabaca 2 yıl önce
Amin
Süleyman K. 2 yıl önce
Kıymetli hocam dualarımdasın
Mehmet 2 yıl önce
Ibretlik halimize güzel bir örnek olmuş Rabbim layıkıyla dua edenlerden eylesin inşAllah
Adem 2 yıl önce
Şok şok harika bir yazı dua ile inş
Murtaza 2 yıl önce
Hal-i pür melalimizi anlatan çok güzel bir hikayeye değinmişsiniz. Kaleminize sağlık.
Sefa 2 yıl önce
Kaleminize sağlık
Dua ettiginimiz zannederken biraz tokat etkisi oldu☺️
Özgür ipek 2 yıl önce
Sevgili hocam, Rabbim yaptığımız ve yapacağımız duaları katında makbul olanlardan eylesin. Her zamanki gibi güzel olmuş emeğine sağlık.
Bütün Yorumları Görmek İçin Tıklayın
Günün Anketi Tümü
Bu sezon gol kralı kim olur?
Bu sezon gol kralı kim olur?
Namaz Vakti 20 Nisan 2024
İmsak 04:25
Güneş 05:56
Öğle 12:53
İkindi 16:37
Akşam 19:39
Yatsı 21:04